Constantine (2005)
“ Kilisenin egemenliğine, hiyerarşisine ve katı
inançlarına uymak zorunda olan sanatçının, özel dünyasını yansıtma olanağı
oldukça kısıtlıdır. Yaratıcı gücünü ancak cehennemde gösterebilir o. Kutsal figür
ve sahneleri resmederken kendini sınırlar, cehennemi çizerken ise sınırsızdır,
özgürdür, yaratıcılığın duvarları yoktur.”
Cehenneme Övgü,
Gündüz Vassaf ( sayfa 27)
Filmde çocukken
gördüğü iblislere tahammül edemediği için intihar eden ve resmi olarak iki dakika
ölü kalan ancak bu süre içinde cehennemde bir “ömür” geçiren Constantine’nin yeniden
cennete kabul için verdiği son mücadeleye tanık oluyoruz. Anlatılan Katolik
inancına göre intihar eden birinin cehenneme gideceği ve Tanrı’nın evi olan
Cennet’e asla kabul edilmeyeceği belirtilir. Constantine bunu bilerek ömrü
boyunca elindeki bütün imkanları kullanarak Cennet’e tekrar girmeye çalışmış ,
Cehennem’in bütün melezlerine karşı amansız bir savaş vermiştir. Şeytanlar ve
melekler Dünya’ya giremezler. Mücadelelerini melez adını verdiklerini yarı
şeytan yarı insan veya yarın melek yarı insan varlıklarla verirler. Bunu bilen
ve nefret eden Constantine ömrü boyunca verdiği mücadelenin verdiği stresten
sigara içerek kurtulmanın yolunu aramıştır. Ancak bu alışkanlığı ona pahalıya
mal olmuş , kanser olmuştur. Günleri sayılıdır ve Şeytan’ ın oğlu Mamnon
Dünya’ya cehennemi getirmenin yollarını bulmak üzeredir.
Constatine’nin
evreninde cennet ve cehennem gerçektir. Savaş her yerdedir, cehennemin görselleri
zengindir. İşkencenin sonsuz çeşidi vardır. İnsanlar panikten delirmiş bir
vaziyette kafatası olmayan şeytanlar tarafından parçalanmaktadır. Olabilecek
her şeyin en kötüsü cehennemde vücut bulmuştur. Ölenler diriltilip tekrar öldürülmekte
ve intihar edenler tekrar tekrar aynı yaşamaktadırlar. Cehennemi yüzeyi ise atom
bombası atılmış bir şehrin tasviridir. Cehennemde
hava o kadar sıcaktır ki etraftaki bütün cisimler erime halindedir. Cehennem bir savaştır ve kaybeden insanlardır.
Peki ya cennet?
Cennet bulutların üstünde sadece silueti olan silik bir şehirdir. İster
Hristiyan kültür olsun ister başka bir kültür olsun cennet hem vardır hem de
uzakta ve tasvir edilemezdir. Bu yüzden cennet sıkıcıdır. Halbuki Cehennem
korkunç ve izlemesi çok eğlencelidir. Aynı Gündüz Vassaf’ın anlattığı gibi
sanatçılar cehennem denince yaratıcılıklarının sınırlarını zorlamışlar, adeta
yeni bir dünya yaratmışlardır. Cennet ise ulaşılmak istenen ama asla tasvir
edilmeyen bir şehirdir. Belki harika bir yerdir kim bilebilir? İlginç olan herkesin
cenneti değil neden cehennemi merak ettiğidir. Bu soru hala geçerliliğini korumaktadır.
Ersin
Constantine: http://www.imdb.com/title/tt0360486/?ref_=nv_sr_3
Cehenneme Övgü : http://www.kitapyurdu.com/kitap/cehenneme-ovgu-gundelik-hayatta-totalitarizm/18063.html
No comments:
Post a Comment